Güneşin Doğuşu

Gönderen Yorum Yok


Küçük kuyuların derin sessizliğine mahkum edilmiş bir çift gözyaşından ibarettik ikimiz de. Ne boş duraklarda beklemişiz gelmeyeceğine inandığımız birkaç yeşil ışığı. En zor rüzgarların suratımıza yapayalnız vurduğu, kirpiklerimizi yalayıp geçen yağmur damlalarında gördük bu korkunç adımları. En ümitsiz hissedilen anlarda bile en azından bir yerde varlığını hissederek yaşadığıma inanıyorum son aylarda. Sesinden bile milim uzaklaşınca ne denli korkunç bir çınlama sarıyor kulaklarımı, bir ben biliyorum. Hayır ama bunlar dahil hiçbir şeye pabuç bırakmayacağımızı da biliyorum. Maviliklere bir kanat süreceğiz farkına varmak için tüm yaşamın bir kez daha gözlerine bakacağım. Gözlerinde intihar etmek istiyorum, avuçlarına erimek ve orada şekil almak istiyorum her defasında. Ruhumun ince sızısı sadece senin yüreğinde müsterih olduğu günlerde... İşte o günlerde ben yeniden doğuyorum sana yine! Bilinsin ki bu doğuş ne ilk oldu sende ne de son olacak. Senin tek bakışında, tek sevişinde, bizden tek söz edişinde yine var oluyorum ve olacağım bunu da biliyorum. Senin varlığına şükrediyorum yine tam da bugün! Seni bu dünyaya getirip bizi bize yazan Allah'a şükrediyorum. Ayrıca bilinmeli ki nefes almanın tadı senin nefesinden geçtiğini öğrendiğim an yaşamın varlığına güvendim. 

Gözlerini ilk açtığın gün acaba çevrendekiler farkında mıydı en az bir hayata tamamıyla dokunup, bütün kalbinin atışı ile değiştireceğinin. Bence değillerdi! Hoş olsalardı acaba bu güzelliğe engel olmak için çaba mı sarf ederlerdi? Yoksa daha da yolunu mu açarlardı bilinmez fakat! Bildiğim tek bir şey varsa o da kimsenin gücünün yetmeyeceğidir! Sevdiğim, güzeller güzelim, en tatlı baharım, ömrüm üzerinde adı olan tek yaşam! Her sabah nefes aldığıma şükrettiğim her günün ardında senden bir anı bırakıyorum geçmişim ardına senden hatıra. Bu hatıraların isimlerinden koca bir orman yaratıyorum, nefesime nefes katıyorum güneşim... Beraber adım attığımız sokaklardan, renkli renkli bize seslenen o kuzguncuğun, balatın denizlerinden şahitlik istedim bizim birbirimize bakışlarımıza. Onlar da hiç görmemiş oldukları bu güzellik karşısında kendilerinden bi'haber bize manzara olup, bisi manzara kıldılar. Kimselere yâr etmeyeceğim o sesinin en ince telinin memleketini. Yüzünün en yabancı olduğu şey hüzün ve en tanıdık, içten öpüşü ise birbirimiz için düşmeyen tebessümümüz olacak sevgilim. Hayatıma ilk girdiğin günden bu zamana kadar bıraktığın iz yok neden mi? Çünkü izler gidenin ardında bıraktığıdır.. Sen ise benden bırak gitmeyi! Gider gibi bile olmadın ruhum. Sen iz değil yaşadığım bütün güzelliklerin ta kendisisin, asla ama asla da ne yerinden alacağım seni ne de buna cüret edebileceklere göz açtıracağım.

Senin hayatında şahit olduğum ilk doğum günü geçtiğimiz sene bugündü ve ben tam olarak farkında değildim ama sanırım işte o bu ömür dediğimiz hikayenin en büyük başlangıç noktası 25 yıl sonra kafama vurdu. İnanır mısın Laviniam :) Ben bu hayatın yaşanılabilir kılındığını ellerimle o an hissettim. En derinlerde ruhumuzun gizli sinelerinde soluk soluğa kalmış bir kabustan uyanırcasına sarıldım kirpiklerinin gölgesine. Salınası nazının yıllarca ihtiyacını hissetmişim de ama tam olarak neye ihtiyacım varmış onu bilmiyormuşçasına. Fakat sen çıktın sonra bir anda karşıma... İşte o zaman anladım yine aslında ihtiyacım olan şey o, bu, şu değilmiş! S E N M İ Ş S İ N.


O gün sana ne demiştim hatırlıyor musun ?

"İyi ki doğdun dünyanın en güzel ışıklarından ve yeryüzünün gördüğü en serin, berrak ve güzel denizi. İyi ki varsın ve hep varsın"

Her zaman bunu sana söylemekten çok yaşatmak için bir ömür sereceğim gökyüzüne. Ve sen yine iyi ki doğdun ve hep varsın sevdiceğim, sözlüm, eşim, evim, umudum, hayatım ve daha nice şairlerin aklına dahi gelmemiş güzel mısram.


0 yorum:

Yorum Gönder